İzmirhaberleri'ne özel röpörtaj veren Eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Körfezi’nde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlatmış olduğu temizlik çalışmaları devam ediyor. Temizlik çalışmaları devam ederken; kirliliğin bu denli artış göstermesi ise halen tartışma konusu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 2004-2019 yılları arasında 14 yıl boyunca başkanlık görevini yürüten Aziz Kocaoğlu, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer döneminde körfezin kirliliğinin artmasına tepki gösterdi. Kocaoğlu, “Körfezin suyu Ahmet Piriştina’nın devir aldığı büyük kanalı açtığı döneme geri döndü. 20 senelik temizlik maalesef 5 senede geri döndü” dedi.

GEÇTİĞİMİZ YAZ SU YÜZÜNE ÇIKTI
Kocaoğlu, körfeze ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu yaz yaşanan olaylar geçtiğimiz 5 yılın çalışmalarının aksamasının sonucudur. Bir günde 3 ayda 5 ayda 1 senede olacak iş değildir. Biz Ahmet Piriştina döneminde büyük kanalın açılması ve faaliyete geçmesi, Çiğli’deki büyük arıtmanın faaliyete geçmesi gibi önlemler aldık. Ahmet Piriştina da körfezin temiz kalması için gece gündüz uğraştı. Bizler de bizim dönemimizde 15 yıl boyunca buna uğraştık. Belirli bir iyileşme de kat ettik. İzmir Körfezi’ni, deniz bitkilerinin, deniz canlılarının yaşayacağı ortama kadar getirdik. Arıtmalar yaptık. Çiğli Arıtma Tesisinin 4. Fazının temelini attık. Kanalizasyon sistemini iyileştirdik. En önemli yaptığımız şey; temiz ve pis suyu ayrıştırma sistemini kurmak oldu. Yağmur suyu ayrıştırmasını yaptık. Denizden itibaren başladık suyu temizlemeye. Çamur kurutma tesisini yaptık, bunun çalıştırılmaması ve sanıyorum son dönemde de arıtmaların düzgün çalıştırılmaması başından beri devam eden kirliliği bu geçtiğimiz yaz su yüzüne çıkarttı. Körfezin suyu Ahmet Piriştina’nın devir aldığı büyük kanalı açtığı döneme geri döndü. 20 senelik temizlik maalesef 5 senede geri döndü” ifadelerini kullandı.

CEZALANDIRMA BAKIŞI
Körfezde yapılması gereken şeylerin olduğuna dikkat çeken Kocaoğlu, “Mutlaka yapılıyordur, yapılmak için çaba gösteriliyordur. Burada yeni yeni icatlar çıkartmaya gerek yok. Her şey yapıldı. Çamur kurutmayı çalıştırmamışlar, paslanmış, bakılacak. 5 sene çalışmazsa, atıl kalırsa niye çalışmadı sorusu gelir akıllara. Büyük arıtma ve arıtmalar niye çalıştırılmıyor? Büyük arıtmanın denize boşaldığı yerde sığlaşma olduğu söyleniyor. Bizim zamanımızda 15 senede hiçbir sığlaşma olmadı. Çünkü arıtıp verdik. Suyu arıtmadan denize verirseniz sığlaşma olur. Bu doğal bir şey. Burada tamamen yönetimin hatası var. Mesela burada bir arkadaşımız var benden önce de arıtmanın yönetimindeydi. Benim dönemimde de daire başkanlığı yaptı. Zaten Çiğli’deki arıtmanın orada oturuyordu. Onu görevden almışlar. Yani arıtmaların sistemini bilen arkadaşı görevden alıyorlar. Sonra da “çamur çürütme çalışmadı, çamur kurutma çalışmadı, arıtmalar doğru düzgün çalışmadı” denildi. Bazı aklı evvel insanlar Başkan’a, “Körfez kendi kendine doğal sirkülasyon ile temizleyecek” dedi. Bizim yaptığımız bunca işler, ÇED raporları, çalışmalar körfezin bilinirliliği vs. hepsi çöpe gitti. Bizler orada hem ÇED raporu aldık hem de uygulama projeleri yaptık. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kaynak aktarır da İzmir Körfezi’ni kendisine iyileştirmek için hedef olarak seçerse, kente hizmet etmek için seçerse, zaten bütün bilgiler donanımlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde var. Buradan yola çıkarsa zaten projeye sadece maddi destek sağlar. Ama tabi ki de vermez, vermeyecektir. 15 sene vermediği gibi. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İzmir’e bir bakışı mevcut. Bu bakış sağlıklı bir bakış değil. Bir cezalandırma bakışı. Efendim ‘Devlet yapmıyor, devlet destek vermiyor’. Bunların hepsi boş laflar. Bu cümlelere bakmayacaksınız. Ben bakmadım. Bakan bakar ve ne olduğunu görür” dedi.

LİMAN SÜREKLİ TARANMALI
“Körfezin iki tane sahibi var” diyerek sözlerini sürdüren Kocaoğlu, “Biri limandan dolayı TCDD diğeri ise çevreden ve arıtmadan dolayı İzmir Büyükşehir Belediyesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, TCDD ile beraber ÇED raporunu almış körfezin rehabilitasyonu için. Daha sonrada Büyükşehir Belediyesi uygulama projesini almış benim zamanımda. Ben göreve geldiğimde ilk yapmam gereken bu oldu. Sonra da bu proje 5-6 sene boyunca da ele alınmamış. Sallantıda durmuş. Niye? İşte iş yapmaya niyet yok. TCDD uygulama projesini yapmadı. Onlar navigasyon kanalını yani gemi yanaşma kanalını yapacaklar. İzmir Büyükşehir Belediyesi de sirkülasyon kanalını yapacak. Yenikale’den itibaren limanın içine kadar 16 metre derinliği yakalayacak 250 metre genişlikte, 16 metre derinliği yakalamak zorundalar. Limana 14 metre derinliğindeki gemilerin girebilmesi için bütün limana kadar limanın içi dahil temizlenip taranacak ki liman gerçek anlamda faal olsun. Şimdi Yunanistan’daki Pire Limanı, elleçleme limanı haline geldi. Sığlaşmadan dolayı yeni nesil, 3. nesil gemiler körfeze giremeyince, Pire Limanı’nı tercih ettiler. Bizde 2 firmanın konteyner gemisi var. Bu firma, Pire Limanı’ndan konteyner alıp İzmir Limanı’na getiriyor. Ege Bölgesi’ne gelen yükün %85’i İzmir Limanı’na, %15’i Yunanistan’a geliyordu. Şimdi biz %85’i elleçlemeden sonra İzmir Limanı’na getiriyoruz. Bir de böyle bir kayıp var. İzmir Limanı, rüzgara kapalı, fırtınaya kapalı bir liman. İzmir Limanı, tarih boyunca ticarete elverişli ve ender limanlardan biri. O limanı tarayacaksanız. ‘Efendim tararsak şöyle olur, böyle olur.’ Bunların hepsi laf. Baltık Denizi’ndeki bütün gemiler 365 gün 24 saat tarıyorlar. Taramadan olduğu gibi doluyor. Orada hayatı, liman faaliyetlerini, kent yaşamını devam ettirmek için o limanların sürekli taranması gerekiyor. İzmir Limanı’nın da sürekli taranması gerekiyor. İlk önce büyük kısmı alacaksınız sonra da periyodik olarak tarayacaksınız. Bunu yapmazsanız görüldüğü gibi Efes ve Milas, denizin dışında kaldığı gibi yarın İzmir Limanı’nın da sonu bu olacak. O, kendi kendini temizler mantığı olmaz. Bütün faaliyetlerin sürmesi için bu şart” diyerek sözlerini sonlandırdı.