Yine Mi Yoğunluk, Yine Mi Çökme?
Her yıl olduğu gibi bu yıl da AUZEF öğrencileri sonuçlara erişim çilesiyle boğuşuyor. Öğrenciler, sistemin yoğun girişler nedeniyle çöktüğünü söylüyor. Peki bu durum gerçekten yoğunluktan mı kaynaklanıyor, yoksa "nasılsa şikayet ederler, sonra unutur giderler" mantığı mı devrede?
Sosyal medyada "#Auzef" etiketiyle yapılan yorumlar adeta bir isyan manifestosuna dönüşmüş durumda:
- "Sonuçlara ulaşabilmek için sabaha kadar dua mı edelim?"
- "Böyle bir üniversite yönetimiyle mezun olsak ne olur, olmasak ne olur!"
- “Zaten dersler uzaktan, sınavlar uzaktan… Teknolojiyi yönetmek de mi uzaktan yapılacak?”
Bir Teknolojik Kriz, Bir Yönetim Sorunu
Bakın, mesele sadece bir sınav sonucu meselesi değil. Bu bir yönetim anlayışının göstergesi. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi, nasıl olur da yıllardır aynı krizi çözümsüz bırakır? Öğrenciler sisteme ulaşamıyor, yetkililer sessizlik içinde. Bu tabloyu başka bir yerde görseniz, "burası neresi?" diye sorarsınız, ama burası maalesef bizim ülkemiz.
Bir Tık Daha Fazla Saygı İstemek Çok mu?
AUZEF öğrencileri, zaten uzaktan eğitimin getirdiği sınırlamaları aşmaya çalışıyor. Yüz yüze iletişimden mahrum olan bu gençler, en azından sistemin işlemesini beklemekle haklı değil mi? Bir sınav sonucunu öğrenmek için sabaha kadar beklemek zorunda kalan bir öğrenci, üniversiteye nasıl güven duyacak?
Yetkililer Nerede?
Bu tür krizlerde hep aynı hikaye: Öğrenciler tepki gösterir, üniversite birkaç gün sonra bir açıklama yapar, "yoğunluktan kaynaklandı" der ve konu kapanır. Ama bu kez öyle olmasın! AUZEF yönetimi, sadece geçici çözümler sunmak yerine sistemi kökten düzenlemek zorunda. Çünkü öğrencilerin zamanı, emeği ve sabrı artık tükeniyor.
Son Söz
Bakın, teknoloji bir araçtır, ama doğru yönetilmediğinde sadece bir engel haline gelir. AUZEF öğrencileri bugün bu engelle karşı karşıya. İstanbul Üniversitesi, bu gençlerin hak ettikleri hizmeti vermek zorunda. Çünkü unutmayalım: Eğitimin temeli liyakat ve saygıdır.