İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu protestolarında polisin orantısız güç kullanmasına tepkiler yükselirken, bir tepki de polislerin savunucusu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan'dan geldi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Murat Bakan, "Belki de ilk kez Tüm polis teşkilatına “kardeşim” diyemiyorum. Çünkü o kardeşlik hukukunu bozanlar oldu" dedi.
Polisler için verdiği mücadeleyi anlatan CHP'li Murat Bakan, "10 yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olarak görev yapıyorum. Bu sürede hep “Bu vatanın evlatları” dedim; polisin de, askerin de hakkını savunmayı onurum bildim. Polis intiharlarını, mobbingi, angaryayı, fazla mesaileri, maaş promosyonlarını defalarca gündeme taşıdım. Sendikal haklarınız için mücadele ettim. İnsan onuruna yaraşır bir çalışma hayatınız olsun diye gece gündüz çabaladım. Size hep “kardeşim” diye seslendim. Çünkü sizinle aramda bir bağ, bir vicdan ortaklığı vardı. Mecliste de, genel merkezde de sizin sesiniz olmaya gayret ettim" ifadelerine yer verdi.

Kardeşim diyemiyorum!
Polis intiharlarına da dikkat çeken Bakan, "Ama bugün, susturulmak istenen vicdanın, ezilmek istenen hukukun sesi olma zorunluluğuyla konuşuyorum. Ve belki de ilk kez… Tüm polis teşkilatına “kardeşim” diyemiyorum. Çünkü o kardeşlik hukukunu bozanlar oldu. Kafasına diz çöktüğünüz genç sizin kardeşinizdi. Yüzüne gaz sıktığınız çocuk bu ülkenin geleceğiydi. “Emir aldım” diyerek vicdanınızı susturamazsınız. Ama bir gerçeği de göz ardı edemem: Bu ülkede en çok intihar eden meslek grubu polisler… Ağır bir stresin altındasınız. Düzensiz mesailer, ekonomik kaygılar, amir baskısı, iktidarın otoriter yükü… Hepsi omuzlarınıza bindirilmiş. Ve çoğunuz bu mesleği, işsizliğin soğuk yüzünden kaçmak için seçtiniz" dedi.
Polis sizin düşmanınız değil
Protestolara katılan gençlere seslenen Bakan, "Bugün görev başında olan binlerce polis, kendi çocuğu huzurla uyuyabilsin diye, başka çocukların güvenliği için nöbet tutuyor. Bu tabloyu görmeden, birkaç kişinin hukuk dışı davranışını tüm teşkilata mal etmek ne adil olur ne de vicdani. Sevgili gençler… Özgürlük ve adalet talebiyle sokaklara çıkan pırıl pırıl genç kardeşlerim… Karşınızdaki polis sizin düşmanınız değil. O da sizin gibi bu ülkenin evladı, dar gelirli ailelerin çocuğu — bunu her zaman gözetin. Ama şunu unutmayın: Sizler bu ülkenin vicdanısınız, umudusunuz. Korkuya karşı cesareti, baskıya karşı onuru temsil ediyorsunuz. Kalbinizde bir kin yok; sadece özgürlük hayali var. Ve bu hayal, bir gün hepimizi özgürleştirecek. Benim oğlum da sizin yaşınızda… Ve ben bir baba olarak biliyorum: Her gaz fişeği, her cop darbesi sadece bir genci değil, bir annenin yüreğini, bir babanın umudunu da hedef alıyor" ifadelerini kullandı.
Vicdan sarsılması
Polislere seslenen Murat Bakan, " Senin annen de “evladım sağ salim dönsün” diye dua ediyor. Ama bugün bir başka annenin evladı senin copunun altında çırpınıyor. Bir öğrencinin parmağını kırmak, gözünü gazla yakmak görev değil; bu, vicdanın sarsılmasıdır. Genç kardeşim…
Senin haykırışını duyuyoruz. Sen adalet istiyorsun, özgürlük istiyorsun. Ve bunu barışçıl yollarla talep ettiğin sürece sonuna kadar haklısın. Senin mücadelen sadece bugünü değil, yarının daha adil bir Türkiye’sini inşa edecek" dedi.
Hiçbir makam sizi kurtaramaz
Buradan İçişleri Bakanı’na ve Emniyet Müdürlerine seslenen Bakan, " Verdiğiniz her hukuksuz talimatın, göz yumduğunuz her orantısız müdahalenin hesabını bugün olmasa da yarın, bağımsız yargı önünde mutlaka vereceksiniz. Hiçbir makam, hiçbir unvan sizi bu sorumluluktan kurtaramaz. Bu ülkenin çocuklarına şiddetle boyun eğdireceğinizi sanıyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz. Anayasa’yı çiğneyen, hukuku ayaklar altına alan emirlerin altında imzası olan herkes, günü geldiğinde adalet önünde hesap verecektir. Unutmayın: iktidarın gücü hukuk kuralları ile sınırlıdır ve hukukun hafızası da sonsuzdur. Ve o gün geldiğinde, ne bir kalkan sizi korur, ne de ardına sığındığınız emir zinciri. Polis de, öğrenci de… Atatürk’ün “Benim bütün ümidim gençliktedir” dediği gençliktir. Birbirinize düşman değil, omuz omuza yürüyen kardeşler olmanız gerekir. Çünkü zulümle yükselen her duvar, bir gün hepimizin üstüne yıkılır. Ya bugün vicdanla durursunuz… Ya da yarın tarih sizi ‘zalim’ diye yazar. Tercih sizin" ifadelerine yer verdi.