Türkiye siyasi tarihinde adalet terazisinin giderek eğildiğini düşündüren gelişmelere bir yenisi daha eklenirken, İzmir’deki üniversite gençliği bu kez susmadı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin başlattığı “İmamoğlu’na Özgürlük” kampanyası kapsamında, Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri seslerini kampüs duvarlarının ötesine taşıdı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı boykot çağrısı, özellikle gençler arasında ciddi yankı uyandırdı. Final döneminin gölgesinde, sınav stresinin ortasında siyasal bir refleksle harekete geçen öğrenciler, hem tepkilerini dile getirdi hem de "dayanışmanın sadece bir kelime olmadığını" gösterdi.
“Diplomamızın Garantisini Sorguluyoruz”
CHP Dokuz Eylül Üniversitesi Örgütü Başkanı Efe Berat, gençlerin içinde bulunduğu ruh halini şu sözlerle özetledi:
“Artık gençlerin ne güvencesi kaldı, ne geleceğe olan umutları… Vize haftasındayız, tek bir talimatla diplomamız iptal edilebilir. Hatta bırakın diplomayı, tapularımız, temel hak ve özgürlüklerimiz… Hiçbirinin garantisi kalmamıştır.”
Berat’ın sözleri, gençliğin yaşadığı belirsizlik ve güvensizlik iklimini tüm çıplaklığıyla ortaya koyarken; siyasi baskıların yalnızca üst düzey siyasetçileri değil, öğrencilerin dahi yaşam alanlarını daralttığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Espresso Bardakta Değil, Direnişte Sunuluyor
Kampanyaya destek yalnızca sözle kalmadı. CHP Buca Gençlik Kolları’nın da desteğiyle kampüste kurulan “EspressoHalk” standı, öğrencilerin yalnızca kahve değil, irade dağıttığı bir alana dönüştü. Her imza, yalnızca Ekrem İmamoğlu’na değil, gençliğin özgürlüğe ve adalete verdiği desteğin altını çizdi.
“Bu utanca destek olan şirketlere karşı EspressoHalk standımızı kurduk,” diyen Efe Berat, "Halkın yandaşa ihtiyacı yoktur. Dayanışma ile biz bize yeteriz," ifadeleriyle öğrencilerin kendi alternatiflerini üretme çabasını vurguladı.
Tutuklamalar, Diploma İptalleri, ve Sessizliğe Karşı Bir İmza
Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutukluluk süreci ve diploma iptali kararına duyulan tepki, sadece siyasi bir refleks değil; aynı zamanda gençlerin kendi geleceklerini savunma girişimi haline geldi. Kampüs koridorlarında yankılanan çağrı net: “Geleceğimizi biz belirleyeceğiz!”
İmza kampanyasına gösterilen yoğun ilgi, bu iradenin ne kadar geniş bir taban bulduğunu gözler önüne seriyor. Öğrenciler, attıkları her imza ile yalnızca bir siyasetçiye değil, kendi yaşam alanlarına, özgürlüklerine ve yarınlarına sahip çıktıklarını ifade ediyor.
“Atılan her imza, yarınlarımıza umutla bakmak ve geleceğe sahip çıkmaktır,” diyen öğrenciler, pasif izleyici olmayı reddederek aktif yurttaşlık bilinciyle hareket ediyor.
Bir İmza, Bin Direniş
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden yükselen bu ses, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversite gençliğine de ilham olma potansiyeli taşıyor. Çünkü artık mesele yalnızca bir siyasetçinin değil, bir kuşağın kendisine biçilen rolü kabul edip etmeyeceği meselesi haline geldi.
Kampanyanın ne kadar süreceği belirsiz, ancak bir şey kesin: Gençlik, artık sahnede. Ve bu kez, sadece konuşmuyor; yazıyor, imzalıyor, kuruyor, direniyor.
