Fotoğraf ve Yapay Zekanın Dansı

Fotoğraf onu üreten kadar ona bakanın kimliğiyle inşa edilen bir gerçeklik noktasıdır. Fotoğraf, icadından bu yana gerçekliği yakalama ve anıları ölümsüzleştirme aracı olarak kabul edilmiştir. Ancak yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, fotoğrafın doğası ve işlevi yeniden sorgulanmaya başlanmıştır.
Yapay zeka fotoğrafçılık alanında birçok yeniliği beraberinde getirmektedir. Özellikle görüntü tanıma, otomatik düzenleme, hatta tamamen yapay görüntüler oluşturma gibi yetenekler, fotoğrafçılık pratiğini kökten değiştirmektedir. Artık YZ destekli uygulamalar, en karmaşık düzenleme işlemlerini bile saniyeler içinde gerçekleştirebiliyor, hatta hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan görüntüler yaratabiliyor.
Bu gelişmeler, fotoğrafçılıkta yeni bir çağın kapılarını aralıyor. YZ, fotoğrafçıların yaratıcılığını destekleyen, onlara daha önce mümkün olmayan araçlar sunan bir yardımcı haline geliyor. Ancak bu durum, bazı etik ve felsefi tartışmaları da beraberinde getiriyor.
20. yüzyılda yaşanan gelişmeler kitle iletişim araçlarını insanlarla buluşturmak ve küreselleşebilme niyetleriyle inşa edilmiştir. Günümüzde ise dijital teknolojiler inanılmaz bir şekilde büyümektedir. Bu teknolojilere katılmamak mümkün değildir. Analog ve dijital makinler arasındaki belirgin farklıklar gibi onu yeni ve eski teknolojik araçlarla deneyimleyen son kullanıcıların yeni olana daha kolay adapte olacağı kabul görmektedir. Ancak kişinin fotoğrafın neyi içerdiği estetik yönü ve tekniğin ne düzeyde kullanıldığı ve hangi amaçla üretildiği de önem kazanmaktadır.
Fotoğrafı bize sevdiren önemli isimlerin de süreç içerisinde üretilen her bir süreçte yeni teknolojiler ile değişim geçirmektedir. Fotoğrafın ne olduğu ya da yakın gelecekte nasıl algılanacağını çok düşünülmede de yaşamın gerçekliğinden kopan fotoğrafların ya da dijital teknolojiler ile anlamsızlaşan karelerin kültüre noktada da değerini yitirebilmesi söz konusudur. Yeni teknolojiler dengeli olarak kullanımı daha da önemli olacağından “yapay zeka” ile mizahi ve sınırların kaldırılması şekilde hızla üretilen her bir görselin ney ve kime hatta hangi zamana karşılık gelebileceği de sorgulanacaktır.
Son dönemde çılgın iş adamlarının ve teknoloji üretenlerin bizim üzerimizdeki etkisini çeşitli olaylarla görebilmektedir. Son dönemde sanal mecralarda paylaşılan “UFO, uzaylı, reptilyan, gizemli yerler ve kaotik savaş fotoğrafları” şeklinde üretilen her bir kare ya da videonun onu sorgulayan kişinin niyeti ile kamuoyu oluşturma konusundaki flu noktada bırakabildiği ve yıkıcı bir etkisinin olduğu da belirgin bir gerçektedir. İnsanların dış dünyaya katılma ya da iletişi araçlarıyla kendi içine odaklanma konusunda bir noktada değişim yaşadığını düşünürsek yakın gelecek dijital ve yüksek teknolojiler konusunda bizi hangi yeni maceraların beklediğini göreceğiz.
Dr. Ahmet İMANÇER
Akademisyen & Fotoğraf Sanatçısı