Yerel Yönetimler ve İnsana Dokunmak

Değerli okuyucular. Yerel yönetimlere ve güncel siyasi, kent yazılarımla İzmir ve ülke gündemine değinmek için yeni bir yola girdim. Bu aralar yoğun bir çalışmanın içerisindeyim. Bir yandan büyük bir titizlikle kitabımı yazarken; diğer yandan da son birkaç yıldır siyasette yaşadığım tecrübeleri sizlere aktararak, doğru bilinen yanlışları, yerelde siyaset yaparken dikkat edilmesi gereken hususları ve siyasetin odağında yer alan insana dokunmanın gerekliliğini size anlatarak, bu konunun ne kadar önemli olduğunu görmenizi istedim. Bu sebeple ilk yazımın başlığını Yerel Yönetimler ve İnsana Dokunmak olarak belirledim.
Geride bıraktığımız son iki yılda gerek milletvekilliği aday adaylığı gerekse belediye başkanlığı aday adaylığı sürecinde sürekli sahada yer aldım. Gördüm ki; halk odaklı siyaset yapmak özlenen bir şey olmuş. Vatandaşların sorunlarını dinlemek, çözüm yollarında yardımcı olmak, yanında olduğunu hissettirmek, yalnız olmadığı duygusunu ona vermek siyasetin en temel gerekliliği. Fakat fotoğraf karelerinde halkın yanında görünmekle halkın gerçekten yanında olmak aynı şey değil…
Yerel yönetimlerde en önemli olgu kesinlikle insana dokunmak. Gerek siyasi yaşamınızı gerekse belediyenin hizmetlerini bu temel olgunun etrafında şekillendirmeniz gerekiyor. Yaşadığınız bölge bir metropol ilçe de olabilir veya merkeze uzak, ulaşımı zor köyleri olan küçük ilçeler de olabilir. Hizmet götürmeniz gereken yerlerin mahiyeti farklı olabilir. Bütçeniz de bu doğrultuda kısıtlı olabilir. Fakat belediyeler kaynakların eşit dağılımı ile elindeki imkanları eşit dağıtmakla mükelleftir.
İnsana dokunmak dediğimiz olgu da burada devreye girmektedir. İlçe merkezine uzak bir köyde yaşayan insanın yaşadığı sorunları düşünün. Bunu düşünebilmek için önce haberdar olmak gerekir değil mi? Haberinizin olması için ise ne yapmalısınız? Bu köylere belli aralıklarla ulaşmanız gerekiyor. Teknoloji çağında olabiliriz fakat herkes teknolojik imkanlara aynı ölçüde ulaşamıyor. Hizmete daha çok imkanı olan yaşlı nüfusunuz da teknolojik imkanları kullanma konusunda yeterince bilgiye sahip olmayabilir. Bu durumda sizlere bu bölgelere ulaşmak ve sürekli iletişimde kalarak vatandaşın sorunlarını bilmek.
Bunu sadece muhtarlar aracılığıyla yapmanız da insana dokunma anlamında yeterli olmayacaktır. Bir yerel yönetimci, ilçesinde yer alan haneleri belirli aralıklarla gezmeli, vatandaşla sohbet edip dertlerini birinci ağızdan dinlemeyi bilmeli. Birebir muhatap olduğun vatandaşın sizi iyi bir siyasetçi bilmesi, sizinle bir bağ kurması kaçınılmaz olur. Vatandaş psikolojisini iyi tahlil ederseniz; kuracağınız iyi bir iletişimin uzun yıllar onda kalıcı olduğunu bilirsiniz.
Sadece merkeze uzak olan ilçelerde değil metropol ilçelerde de yerel yöneticilere ulaşmak kolay olmuyor. Bu konuda da ciddi sıkıntılar olduğunu vatandaş ziyaretlerinde sık sık işitiyorsunuz. Tabi ki bir belediye başkanı yüzbinlerce kişinin yaşadığı ilçede her insana dokunamaz. Belediye başkanları belediye bünyesinde kadrolarını buna göre revize etmeli, meclis üyeleri daha fazla sahada yer almalı.
İzmir özelinde değerlendirecek olursam; belediye başkanlarımız vatandaşla birebir iletişim kurma konusunda özverili bir şekilde çalışıyor fakat bu konuda yalnız kalıyorlar. Vatandaşla birebir iletişim kurma noktasında birimlerin oluşturulması ve varsa daha etkin çalıştırılması gerekiyor.
Sözlerimi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Cemil Tugay’ın insanların en zor gününde yanında olma adına meclis üyelerinden oluşturduğu heyetin taziye ziyaretlerinde ailelerin yanında olması yerel yönetimlerin insana dokunması adına, vatandaşın yanında olması adına oldukça önemli bir hizmet olduğunun örneğini vererek sonlandırıyorum. İki hafta sonra yerel yönetimlere dair başka bir gündemle yine karşınızda olacağım.
Hoşçakalın…