Özgür Özel'den Kayyum İddialarına Yanıt

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Duayen Gazeteci Uğur Dündar’ın efsane programı Arena’da gündeme dair soruları yanıtladı. CHP lideri Özel İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik kayyum iddialarına çarpıcı açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Duayen Gazeteci Uğur Dündar’ın efsane programı Arena’ya konuk oldu. CHP lideri Özel, Esenyurt, Batman, Mardin ve Halfeti belediyelerine atanan kayyumlara ve gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Duayen Gazeteci ve Sözcü Yazarı Uğur Dündar sorularını yanıtlayan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik kayyum iddialarına dikkat çeken bir yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, canlı yayında öne çıkan açıklamaları şöyle;

- Hatay'a o kadar çok titizlendik ki, o kadar çok aman hata yapmayalım dedik ki. Bu noktada o doğru adayı belirleme noktasında da, Hatay'ın duygularını anlama, doğru işleri yapma konusunda eksik kaldık. Hatay'ı süreci doğru yürütemediğimiz için kaybettik. İki bin oyla kaybedildi, kaybedilmedi. Elindeki belediyeyi tamam hile oldu, itirazlarımız kabul edilmedi, vali il başkanı gibiydi falan mazereti yok. Hatay'ı kaybetmeyeceksin bu büyük üzüntüm.

- Dilruba kardeşimiz yaptığı bir sokak röportajından içeri girdi. Ben kendisini cezaevinde ziyaret ettim. Ona dedim ki "Çok yakında serbest kalırsın". Dilruba'ya çıktığında sözlerimin arkasındayım ama sözlerimi öyle çarpıttılar ve öyle bir yerlere gitti ki, AKP'li seçmenlerin kalbinin kırıldığını görüyorum, onlar hakkını helal etsinler diye başla dedim. O da çok uygun karşılamıştı. O aslında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir şeydi. Gencecik bir kadını şeytanlaştırdılar. Saatler sonra serbest kaldı. Yatarı olamayan bir suç, ana muhalefet lideri de gidince serbest bırakıldı. Bu işin doğru tarafı. O gün fuar açılışı var konuşma yapacağım. Bir baktım yanımda boş bir koltuk, size bir sürpriz var dediler. Dilruba, geldi ve oturdu. AKP'ye hareket ettiği düşünülen birisinin protokole oturması ve sözlerini düzeltmeden oturması yanlış oldu. Gönül kırdı.

TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİ GERİYE GÖTÜRÜYOR

- Kayyum meselesi çok ciddi bir mesele. Birincisi Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey. Türkiye 80 yıldır belediyeye başkanlarını insanların seçtiği, verdikleri oylar ile şehirleri kimin yöneteceğine kara verdiği bir ülkeyken ve bu CHP'nin çok partili rejime geçmesi ile birlikte yarışla olurken, hiçbir dönemde kimse böyle bir şey cüret etmemişken, tenezzül etmemişken bu iktidar kazanamadığı belediyeleri kayyum ile ele almaktadır. Kendisine oy vermeyen Kürt seçmeni cezalandırmak.

İBB YÖNELİK KAYYUM İDDİALARINA ÇARPICI YANIT

- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) kayyum atamalarını hiç tavsiye etmem. Bizler bu konuda ne yapacağımızı çalıştık uzun uzun. Ne yapacağımızla ilgili ilk dakikadan itibaren parti ne yapacak, il ne yapacak, diğer iller ne yapacak, İBB ne yapacak, Ekrem Bey ne yapacak? gün gün, dakika dakika, 4 hafta kadar seri toplantılar yaparak çalıştık duruyor. Biz bunun gerçekleşmesini olası ve olanaklı görmüyoruz.

- Şimdi sen kendin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken görevden el çektirilmişsin. Onun mağduriyeti üzerinden buralara gelmişsin, yürümüşsün. Şimdi bir başka İstanbul Belediye Başkanı'na bunu yapmaya kalkıyorsun. Vallahi bu millet sana çıktığından beş kat fazla sahip çıkar. Gerçekten hani siyasetin buralara gelmemesi lazım ama Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyorsa bu işlere kalkışır. Vallahi kendi bile anlamaz nasıl bir desteğe dönüştüğünü, nasıl çığ gibi büyüdüğünü.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN SONUNA KADAR KARŞISINDAYIM"

-- Devlet Bahçeli çıkacak Abdullah Öcalan burada konuşsun diyecek. Bir diyalog kurulmadan bir süreç yönetilmeden yapılabilecek bir iş değildir. Dört yıl sonra kardeşi gidip görüşecek, oradan gelen mesaj bir memnuniyetsizlik yaratacak ki yeniden tecrit kararı alınacak, yeniden üç ay görüşme yasağı kararı alınacak ve pat pat kayyumlar atanacak. Böyle çocuk mu kandırıyorlar yani? Meselenin özünde şunu kaçırmamak gerekiyor; resmen Kürt sorunu yok dedi ya, kürk sorunu var. Erdoğan’ın postunu. Bir de bu özgüven nedir ya? Neyinize güveniyorsunuz siz Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli? Ben anayasa değişikliğinin sonuna kadar karşısındayım, bunu söyleyeyim. Kişiye özel anayasa değişikliğinin de.

- Aday olsa sanki seçilecek. Neyiyle seçilecek bu kadar saçma sapan bir süreçten sonra. Milletin gözünden düşmüşsün, gönlünden düşmüşsün. İnsanlar yoksul, aç, perişan. Ayrıca da bu ülkenin 40 bin kişisi bu terör belası yüzünden canını vermiş. Nasıl olacak da biz Abdullah Öcalan ile konuştuk hadi bir daha aday olsun. Onu da becerdik, bir şekilde anayasayı değiştirdik. Biz orada yokuz. Bir daha söylüyorum. Erdoğan aday olacak, seçilecek. Bu ne özgüven? Siz 31 Mart’ta milletin attığı tokattan ders almak yerine hala daha dikine dikine gidiyorsunuz. Milletin seçtiklerine kayyum atıyorsunuz. 12 bin liralık emekli maaşı, ocak ayında 10 bin lirayken 25 kilo dana kıyma alıyordu. 12 bin 500 yaptılar, 17 bin yapılması gerekiyordu. Şu anda 20 kilo dana kıyma alıyor. Asgari ücret 12 bin liraydı. Bugün satın alma gücü olarak Ocak ayının 10 bin lirasına düştü. Siz bu millet bu haldeyken ‘Erdoğan’a bir daha hak olsun, seçilecek.’ Bu bir algı yönetimi yani. Nereye seçilecek? İlk seçimde Erdoğan diye bir şey yok. Erdoğan ilk seçimde önceki Cumhurbaşkanı'na dönüşecek, o kadar.

"ASGARİ ÜCRET EN AZ 30 BİN LİRA OLMALI"

- Asgari ücrete enflasyon oranında zam yapılması gerekirken, üzerine büyüme, refah payı verilmesi gerekirken, 21 bin lira gibi bir asgari ücret telaffuz ediyorlar. Bu olacak iş değil. Eğer biz, bu asgari ücretliye 35 bin lira vermezsek, bu işin kurtarır tarafı yok. Hep beraber en az 30 bin lira, hatta sloganı 'Talep 30 altında biz yokuz' olsun. Bunun altında bir asgari ücret olursa, Türkiye'de genel grev olsun. Her fırsatta bundan sonra asgari ücretin 30 bin lira olması gerektiğini söyleyeceğiz.

İLK SEÇİMDE İKTİDARIZ

- Şimdi önümüzde bir genel seçim var. Ben o genel seçimden de CHP'yi birinci parti ve iktidar yapan kadroların genel başkanı olarak bir kez daha elbette Ecevit'e, elbette İnönü'ye, elbette Deniz Bey'e ama en çok da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün huzuruna çıkacağım.

İLGİLİ HABERLER