İzmir Haberleri Yerel Çukuralan Altın Madeni: Danıştay Kararıyla Çevre Hukuku Tartışması Alevlendi

Çukuralan Altın Madeni: Danıştay Kararıyla Çevre Hukuku Tartışması Alevlendi

İzmir'in Dikili ilçesindeki Çukuralan köyündeki altın madeni projesiyle ilgili Danıştay kararı, çevre hukukunu tartışmaya açtı.Çevreciler ve hukukçular endişeli.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

İzmir’in Dikili ilçesinde yer alan Çukuralan köyü sınırlarında işletilen altın madeninin 3. kapasite artışı projesiyle ilgili çıkan dava, yerel mahkemenin kararının Danıştay tarafından bozulmasıyla yeni bir aşamaya geçti. Danıştay, İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin verdiği ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunun iptali kararını, yapılan bilirkişi raporları ve bilimsel verilere dayandırarak bozdu. Bu durum, çevre aktivistleri ve hukukçular tarafından çevre hukukunun yok sayıldığı bir gelişme olarak değerlendirildi.

Dava Süreci ve Mahkeme Kararları

Çukuralan Altın Madeni'ne ilişkin 3. kapasite artışı projesine yönelik açılan davada, İzmir Büyükşehir Belediyesi, EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) ve eski Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven'in de dahil olduğu çeşitli gruplar, Bakanlık tarafından verilen ÇED olumlu kararını yargıya taşımıştı. İlk başvuruda, mahkeme ÇED raporunu iptal etmiş, ancak şirket eksikliklerin giderilmesi için yeni bir ÇED raporu almıştı. 2009/7 genelgesine dayanarak, yeni raporun ardından yapılan başvuru ise yine mahkemece iptal edilmişti. Şirket bu kararın ardından temyiz başvurusunda bulunarak Danıştay’a taşıdı ve maden faaliyetine devam etmek için 2011’de alınan ÇED olumlu kararını dayanak gösterdi.

Danıştay'ın Kararı: Hukuki İstikrarsızlık

Danıştay, yapılan bilirkişi raporları ve teknik incelemeleri dikkate alarak İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu. Kararda, madencilik faaliyetlerinin bilimsel verilere dayalı olarak gerçekleştirildiği, bölgedeki su kaynakları üzerinde olumsuz etkiler yaratılmadığı ve projenin çevresel etki analizlerinin yeterli olduğu vurgulandı. Ayrıca, faaliyetin doğa üzerinde herhangi bir tür kaybına yol açmayacağı ve ormancılık faaliyetlerinin de projeyle uyumlu olduğu ifade edildi.

Ancak, bu kararın çevre aktivistleri ve çevre hukukunu savunan avukatlar tarafından eleştirildiği açıkça görülüyor. Çukuralan’daki altın madeni için verilen yeni ÇED raporunun yeterli olmadığına ve çevresel risklerin göz ardı edildiğine dair bilirkişi raporları, özellikle yerel halk tarafından endişeyle karşılanıyor.

Çevre Hukukunun İhlali: “Çukuralan’da Hukukun Sona Ermesi”

EGEÇEP ve Osman Özgüven’in avukatı Arif Ali Cangı, Danıştay’ın bozma kararını çevre hukukunun çöküşü olarak nitelendirdi. Cangı, Danıştay’ın bu kararı ile “adil yargılanma hakkının ve çevre hukukunun hiçe sayıldığını” savundu. Çukuralan Altın Madeni'nin faaliyete geçtiği ilk günden itibaren, 3 kez kapasite artışı yapıldığına ve her defasında hukuki süreçlerin adeta “açık şekilde delindiğine” dikkat çeken Cangı, “Hukuk, her seferinde geçici çözümlerle dolanmıştır. Danıştay’ın verdiği bu karar, çevre hukukunun son örneğidir” şeklinde konuştu.

Riskler ve Doğal Dengenin Bozulması

Cangı, madencilik faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkilerine de değindi. Yapılan bilirkişi raporları, madenin yakınındaki Madra Barajı ve Nebiler Şelalesi gibi doğal alanlar üzerinde yaratacağı riskleri ortaya koyuyor. Çökek Deresi'ne atık suların deşarj edilmesi gibi endişe verici noktalar, çevresel etkilerin daha da derinleşebileceğini gösteriyor. Cangı, madenin etrafındaki doğa harikası bölgelerin risk altında olduğunu ve bu risklerin mahkemeler tarafından sürekli olarak göz ardı edildiğini vurguladı.

Hukukun Hükmetmesi İçin Mücadele Sürüyor

Danıştay’ın kararına tepki gösteren Cangı, yargılama sürecinin “doğal yargıçlık ve silahların eşitliği ilkesinin ihlali” olduğunu belirtti. Mahkemeye yapılan başvuruların tümünde, teknik raporlar ve keşifler ile madenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin belirlendiğini hatırlatan Cangı, “Çukuralan’daki adalet mücadelesi, çevre hukukunun ve doğal varlıkların korunması adına büyük bir dönüm noktası olacak. Bu karar, çevreyi hiçe sayan bir bakış açısının zaferi değildir” diyerek, bu davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşımayı planladığını açıkladı.

Çukuralan Altın Madeni’ne ilişkin dava süreci, çevreye duyarlı vatandaşlar ve çevre savunucuları için mücadele devam etmekte. Danıştay'ın kararı, madencilik faaliyetlerinin çevresel etkileri konusunda ciddi bir tartışma yaratmaya devam ederken, bu davanın seyrine göre çevre hukuku ve adaletin ne kadar etkin olacağı da bir kez daha sorgulanıyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *