İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun 18 Mart’ta aldığı kararla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, siyasi tartışmaların odağına yerleşmişken, sabah saatlerinde yaşanan gelişme ülkede büyük yankı uyandırdı. Sabah 06.00’da yapılan bir operasyonla İmamoğlu’nun yüzlerce polis tarafından evine baskın düzenlenerek gözaltına alınması, demokrasi ve hukuk çevrelerinden tepki topladı.
İzmir Barosu’nun çağrısıyla birçok sivil toplum kuruluşu, meslek örgütü temsilcisi, avukat ve vatandaş İzmir Adliyesi C Blok önünde toplandı. Basın açıklamasını İzmir Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz yaptı. Yılmaz, yapılan gözaltının hukuksuz olduğunu belirterek, “Bugün yaşananlar sadece Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir hamle değil, halkın iradesinin yok sayılmasıdır. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve halkın seçtiği yöneticilere yapılan bu müdahaleyi kabul etmiyoruz” dedi.
Eyleme katılan vatandaşlar, sık sık “Susma, haykır! Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları attı. Protesto sırasında yapılan açıklamalarda, Ekrem İmamoğlu’na yapılan müdahalenin yalnızca bir kişiyle sınırlı olmadığı, tüm toplumun demokratik haklarına yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

İzmir Barosu basın açıklamasının tamamı şöyle:
“Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün, demokrasinin, insan haklarının değil baskının, zorbalığın, faşizmin egemen olduğu bir ülke haline geldiği dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal edilmesi, bu sabah da yüzlerce polis eşliğinde şafak baskınıyla İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile bir kez daha tescillenmiştir.
Ülkemizde artık hiç kimsenin ne can, ne mal güvenliği kalmıştır. Türkiye’de gözaltına alınmak, tutuklanmak, haksız yere hapis yatmak, öldürülmek, sürülmek, işinden, aşından, evinden, ailesinden edilmek vaka-i âdiyedendir. İnsanların hayatlarının bir gecede altüst olması için siyasi iktidarın iki cümlesi yeterlidir.
Ülkenin hukuki güvenceden, haktan, adaletten yoksun, demokrasinin kırıntısının dahi bırakılmadığı bir yer haline getirilmesi ise bir avuç mutlu azınlığın iktidarını korumak istemesi nedeniyledir. Bu mutlu azınlık ülkede kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan hiç kimseye nefes dahi aldırmayarak iktidar koltuğuna olanca güçleriyle yapışmış durumdadır. Ülke ekonomik olarak çok büyük bir buhrandan geçerken, insanlar akşam evlerine, çocuklarına ne götüreceklerini düşünürken, halk açlıkla, sefaletle sınanırken, ülkenin en yetişmiş insanları yurtdışında yaşamak için sıraya girmiş beklerken, geleceksizlik, belirsizlik, işsizlik, ağır vergi yükü altında halk inim inim inlerken bu temel emek-sermaye çelişkisinin siyasi bir yön kazanmaması için siyasi iktidar, koltuğunu baskı, zor ve faşizme başvurarak korumaktan başka çare görememektedir.
Ülkede ne hukuk, ne demokrasi, ne ekonomi, ne toplum barışı kalmıştır. Bunun sorumluları servet içinde yaşarken sömürülen ve yoksullukla mücadele eden milyonlardan istenen tek şey ise sesini hiç çıkarmadan önlerine konulan insanlık dışı koşulları kabul ederek nefes alıp vermeye devam etmeleridir. Ne alternatif bir ses, ne farklı bir siyasi görüş ne de aleyhe siyasi bir söylem veya oluşuma tahammülü olmayan bu zihniyet, kolluğu ve yargıyı adeta bir sopa gibi kullanarak kendisine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır.
35 yıllık diploması bir cümle ile iptal edilen İmamoğlu’nun yaşadığı hukuksuzluk daha tartışılamadan, bir mafya babasının evine baskın yapılırcasına, 16 milyon İstanbullunun oylarıyla seçilmiş, davet üzerine her halde ifade vermeye gelebilecek bir belediye başkanı, evinin önüne yığılan yüzlerce polis eşliğinde şafak operasyonu ile gözaltına alınmıştır. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle gerçekleşen bu operasyon, tüm siyasi rakiplerini hukukdışı yollarla saf dışı bırakmak gibi yollarla iktidarda kalmayı amaçlayanlarca tertip edilmiştir. Yaşadığımız durumu artık ne hukuk dışı gibi ifadeler izah edebilmektedir ne de ayıplamak yetmektedir. Yaşanan aleni bir şekilde faşizmdir. Ve faşizm kınanarak, ayıplanarak, korkularak üstesinden gelinecek bir yönetim biçimi değildir.
Değerli halkımız,
Korkmayın! Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, iş ve aş taleplerinizi en demokratik yöntemlerle haykırın! Korkmayın! Bugün Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen şey, aslında tüm ülkeye bir gözdağıdır, tüm ülkenin üzerine bir korku bulutu salmak amaçlıdır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir totaliter rejim, kendi kendine demokratikleşmemiştir. Faşizmin tek çaresi, birleşmiş bir halkın demokratik yöntemlerle yürüttüğü mücadeledir.
Biz güneşli güzel günlerin geleceğine inanıyoruz. Faşizmin değil demokrasinin, baskının değil özgürlüğün, tek adam rejiminin değil insanlığın en ileri kolektif aklının, bir avuç mutlu zengin azınlığın değil yoksul milyonların kazanacağına inanıyoruz.
Kahrolsun faşizm!
İzmir Barosu ve meslek örgütleri, adalet ve demokrasi için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, tüm yurttaşları ve hukukçuları sürece duyarlı olmaya ve tepkilerini göstermeye davet etti.